Çeviri tarihi

Çeviri tarihi bir tür uygarlık tarihidir. Tarih içinde bilimin aktarılmasında çeviriye düşen rolü irdeler ve bunun dışında çeviri bölümü öğrencilerine kendi alanlarına yönelik bilinçli bir kimlik kazanmalarına yardımcı olur.

2.1. Batı’da Çeviri Etkinliği

Batıda çeviri etkinliği genel olarak Eski Yunan ve Roma uygarlıklarına dayandırılır ancak bu etkinlik çok daha eskilere uzanmaktadır. Doğu ile Batı uygarlıkları sürekli etkileşim içinde bulunuyordu. Çeviri etkinliğinin insanlık tarihi kadar eski olduğu bilinse de, yazılı tarihe geçen ilk rakamlar, M.Ö. 3000’li yıllardır. Yazılı kaynaklarda bu tarihlerde Mısır uygarlığında sözlü çevirmenlerin bulunduğu görülmektedir. Batı uygarlığının beşiği kabul edilen Eski Yunan’da ise çeviri etkinliğinin Mısır uygarlığı düzeyinde olmadığı dile getirilir. Üstünlüklerine inanan Yunanlılar başka dilleri öğrenmektense, başkalarının Yunancayı öğrenmesini uygun bulmuşlardır. Yazılı çeviriye ilişkin bildiğimiz ilk metinlerin yaklaşık tümü İbraniceden Yunancaya çevrilen Eski Ahit metinleridir.
Romalılar döneminde ise Yunancadan Latinceye doğru yönetsel ve kutsal metinlerin yanı sıra yazın alanında çeviriler yapıldığı izlenmektedir. Andronicus M.Ö. 240 yılında Odysseia’yı Yunancadan Latinceye çevirmiştir. Çeviri kuramı açısından, çeviri üzerine kişisel görüş ve deneyimlerini ilk kaleme alan isimler olarak Cicero’yu (M.Ö. 106-43) ve Türkiye’de Aziz Jerome diye de anılan Hieronymus’u (340-420) anabiliriz.
Batıda Roma döneminin ışıltısından sonra Ortaçağa değin bir dağılma ve suskunluk dönemi görülürken, Doğu’daki çeviri etkinliği Arapçaya yapılan çevirilerle yoğunlaşmaktadır. Bağdat’ta (Beyt-ül Hikme = Bilgi Evi) yapılan bu çeviriler daha sonra Endülüs Devleti aracılığıyla Doğu’dan Batı’ya, İber Yarımadası’na ulaşmış ve bu metinler Avrupa dilerine çevrilerek Batı’da kurulan ilk üniversitelerde okutulmaya başlatılmıştır.
15. yüzyılda Gutenberg’in dizilebilir harflerle baskı tekniğini geliştirmesiyle birlikte kitaplar daha yaygın kitlelere ulaşmaya başladı.
16. ve 17. yüzyıllarda, öncelikle kilisede Eski Yunan dil ve uygarlığının hâlâ üstünlüğünü korumasına karşın yerel diller de Latince karşısında kendini göstermeye başladı ve yerel dillere uyarlama şeklinde çeviriler yapıldı.
18. yüzyılla birlikte Aydınlanma Çağına gelindiğinde yerel diller gelişim göstermişti. Halkın aydınlanmasında yerel dillerin önemi büyüktü. Bunun dışında yaşanan gelişmelere koşut kitaplar artık geniş kitlelere de ulaşabiliyordu. Bu nedenlerden çeviriler Latince dışında konuşulan yerel dillere yönelik yapılıyor ve Aydınlanma Hareketi’nin bağlamı çerçevesinde erek odaklı çeviriler yeğleniyordu.
19. yüzyılda da, ulusallaşmış dillerin ve yazınların varlığına koşut olarak, çeviriler de bu dillere yapılıyordu. Romantik dönem hem çeviri etkinliği açısından hem de çeviri üzerine yapılan tartışmalar açısından verimli bir dönem olmuştur. Bu dönemde yazınsal yapıtlar kadar bilimsel yapıtlar da çeviri alanında önemli bir etkiye sahip olmuştur.
20. yüzyıla gelindiğinde, öncelikle İkinci Dünya Savaşı sonunda sanayileşme ve uluslararası kurumların oluşturulmasıyla birlikte çeviri giderek artan bir gereksinim olarak yaşamın her alanına yayıldı.

Genel koordinatör

Türer Çeviri Sosyal Medya Linkleri:

Sadece sosyal medyaya özel kampanyalardan yararlanmak için hemen üye olun.

Türer Çeviri Hizmetleri

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İngilizce telefon görüşmesi

İlk Çevirmenler